Kan yutturmak.
Kapıya, bacaya düşmek (kapılı bacalı olmak).
Karabatak gibi batmak.
Karaboğaz.
Kara çalı.
Kara fakıya yazdırdık; daha beter azdırdık.
Kara yanık.
Kara yazılı.
Karga dermiş ki: Uşaklarım olalı karnım doya (veya: burnumu göme göme), bok yiyemedim.
Karıncanın kavımı çıkmış, bir ayağı topal.
Karış karış dili olmak.
Karnı gitmek.
Karnım kanne katrenbiz mi?
Karnı sürmek.
Karrah etmek.
Kâr sahibi.
Karşıcı gitmek.
Kasaba yağ borcun mu var?
Kaşıkla aş verip sapiyle gözünü çıkarmak.
Kaşıkla döşürüp; çömçe ile dağıtmak.
Kat öğün etmek.
Kaval élden, yel Allah'tan; parmaklarını oynat.
Kayaları kandırmak.
Kaygısız yattığım gece komşunun eşeği (ölür) kuyruksuz sıpa doğurur.
Kaynara çıkmak.
Kazanda pişirip kapağında yemek.
Kazanı kapalı olmak (kalmak).
Kazan kazana kara demiş, tavanın da gülmeden aklı gitmiş.
Kaz gibi uçtu; tavuk gibi yere düştü.
Kazık yerini buldu; tokmağa hacet değil (hacet yok), (ne hacet?).
Keçeden topuz.
Keçe kepeneğe gümüş düğme (ler).
Keçe kepenek altında gümüş düğmeler var.
Keçeyi sudan çıkarmak.
Keçeyi suya atıp çıkan yerini taşlamak.
Kekliği azmak.
Kel başa kurt düşüyor.
Kelebi dolaştırmak (dolaşmak).
Kel geçti daza, daz geçti naza.
Kelkekez aynaya bakmış, (bakar, kendi) adını bana takmış (takar).