Eğreti atın paldımı (kuskunu) yokuşta kırılır.
Efkârı olmıyanın arzıamı ekmek.
Ekinci dokuzu harcamazsa on eline geçmez.
Eğretinin (veya: eğreti malın) canı berk olur.
Ekici ol da, bilici olma!
Ekinci ekinciyi yenmez, tarla tarlayı yener.
Ekmeği ekmekçiye ver; bir ekmek de üste ver.
Ekmek ucuz olursa it kıymetli olur.
Él adamı yiğit diye candan eder; koçak diye maldan eder.
Elâ göze sürme çekme (çekmek) töhfelik;
kara göze sürme çekme kahpelik.
El atına (veya: eğreti ata) binen tez iner.
Élde bulunan beyde bulunmaz.
Éldeki yara (bende) duvar deliği.
Él élin 'aynesi; batmanı terezisi.
Él eliyle yılan tut!
Él él için ağlamaz; başına kara bağlamaz.
Él elden hükmeder.
Élden yiyen börkmüş, keseden yiyen çökmüş.
Élden gelen övün olmaz,
o da vaktinde gelmez. (veya: bulunmaz.)
Él élin eşeğin yırlayı yırlayı arar.
Elinden gelen başara; kötünün gözü yaşara.
Élin adamı eşeği makamiyle anırtır.
El ile bozgun düzgün.
El için ağlıyan gözden olur.
El eli yur; el de yüzü.
(Yahut; el eli yur; el de döner yüzü yur.)
Eline göre bağla başını, külfetine göre pişir aşını.
Élin iyisi olmaz, köpeğin (itin) dayısı olmaz.
Élin malı mal olmaz; sen malı kazanagör.
Elin vergisi, gönlün sevgisi.
El öpmekle ağız pis olmaz.
El üstünde gömlek eskimez.
Él yumruğu yemiyen kendi yumruğunu kantar sanar.
Emek olmadan yemek olmaz.
Erkek ata binen sözden mahrum kalır.
Erinenin (veya: üşenenin, utananın) oğlu kızı olmamış.
Erim er olsun (da) yerim çalı dibi olsun.
Er gönlü ibrişim; dolaşırsa açılmaz.
En kolay iş yemek; çiğnemeden yutulmaz.
Emek yerde kalmaz.
Er hakkı inkâr olunmaz.
Erkek sel, avrat göl.
Eski pamuk bez olmaz; dul avrat kız olmaz.
Eski kaçmış; iğne iplik geri getirmiş.
(Yahut: yırtık, sökük başını almış gitmiş;
iğne iplik yerine getirmiş.)
Er yiğit dayıya çeker.
Erkek kuşun yuvası olmaz. (Yuvayı yapan dişi kuş.)
Er oyunu üçte.
Eski düşman dost olmaz; olsa da dürüst olmaz.
(Veya: Eski düşman dost olmaz; yenisinden vefa gelmez.)
Eskisi olmıyanın yenisi olmaz.
Eşeğini sağlam bağla, komşunu hırsız çıkarma!
Eşeğini öğmiyen (veya; öğmedik) çerçi olmaz.
Eşeğin gönlüne kalsa bir bağ
bahdenizi (maydonuzu) götürmez.
Eşeğe: «Kaç gün yol yürürsün? demişler;
«Kıyık bilir.» demiş.
Eşeğe rakı içirmişler; çulunu bahşiş vermiş.
Eşeğin her yorulduğu yere han (köy) yapılmaz.
Eşeğini süren osuruğuna katlanır.
Et borca olur, ama ciğer borca olmaz.
Eşekken eşek, çamura bir kere çöker.
Eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz.
Eşek büyümekle tavla başı olmaz.
Eşek eşeği ödünç kaşır.
Et ekmeğin üstüne.
Eti ciğer eden de avrat, ciğeri et eden de!
Et kanlı yiğit canlı gerek.
Etme kulum, görürsün zulum.
Et ola, it ola!
Et yiyenin eti yenmez.
Evceğzim. (Evceğzim, saklar benim sirceğzim.)
Ev danası, ev danasından korkmaz.
Ev dememişler, evran demişler.
Evden bir ölü çıkacak demişler;
herkes hizmetçinin (veya azabın) yüzüne bakmış.
Evel taam, sonra kelâm.
Evinde delik: böğründe yara; var sırlarını éllerde ara.
Evi yapılmış, bağı dikilmiş al.
Evlâdı ben doğurdum, ama gönlünü ben doğurmadım.