Kabalcının (damancının) bağına dolu değmez.
Kaçan balık (veya tavşan) büyük olur.
Kaçan, kandan kurtulur.
Kaçanın anası ağlamamış.
Kadı ile mi iyisin, kapı ile mi?
Kapı ile.
Kalın, aş nanesi.
Kalın (veya yoğun) incelinceye kadar incenin canı çıkar.
(Yahut: Semiz hıralıncaya kadar hıra tahta başına çıkar.)
Kan batmaz.
Kancık yalanmadan erkek dolanmaz.
(Kancık yalanır, erkek dolanır.)
Kanı kanla yumazlar; kanı su ile yurlar.
Kanın diyeti beş yüz, namusunki bin kesedir.
Kapıya vurdum basırık, bokun lâyığı osuruk.
Kapıyı kırarsan odun çok olur.
Karaltın nerde, kararın orda.
Kardaşı kardaş yaratmış, rızkını ayrı yaratmış.
Kardaşım ağa (veya: paşa) avradı hatın,
almaz beni kulluğa satın.
Kardaş kardaşın ne olduğunu ister, ne öldüğünü.
Kâr eden ar etmemiş.
Kar erir, bok ayaza çıkar.
Kârhane bu, akmasa damlar.
Karınca (nın) zevali gelince kanatlanır.
Karpuz kabuğu ile büyüyen eşeğin ölümü sudan olur.
Karpuz kesmekle yürek soğumaz.
Karpuz tiyeğinde gizlenir.
Kar yağdığı gün tozar.
Kar yılı, var yılı.
Kaşığı herkes yapar (ama) sapını ortaya düşürmek
(düşürmesi) marifet!
Katarda deve bir kükrer.
Katıra «Baban kim?» demişler, «Dayım at.» demiş.
Kavurga karın doyurmaz, kar susuzluk kandırmaz.
Kavurganın yananı sıçrar.
Kaynıyan kazan kapak tutmaz.
Kazanına ne korsan çömçende o çıkar.
Kazanı teşti satarsan ramazanın rızkı bol olur.
Kazan (aş) taşarsa çömçenin kıymeti (bahası) kalmaz.
Keçi canı derdinde, kasap yağı derdinde.
Keçinin uyuzu pınarın başından su içer.
Kefen alıcı gözünün yaşından belli olur.
Kefilin ya saçı ya sakalı.
Kelin emi olsa başına çalar.
Kel kel ile (kelnen), kör kör ile (körnen).
Kesme eşeğin kuyruğunu; kimi uzun der, kimi kısa.
Kıbleden geldi kışımız, Allah'a kaldı işimiz.
Kır atın yanında duran ya huyuna, ya husuna.
Kırk bacanağı bir it parçalamış.
Kırk serçeden bir kaz iyi.
Kırktan sonra azana dafar olmaz.
Kırk yılda bir ölet olur (gelir); eceli gelen ölür.
Kırlangıç bir zararsız kuş; git Yemen éline danış.
Kısas kıyamete kalmaz.
Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar,
(Kısmetinde olanın kaşığında çıkar.)
Kış aygır gibi girip kısrak gibi çıkmalı.
Kış gözü karanlık.
Kış, kış gerek; yaz yaz. (Veya: Yaz yaz gerek, kış kış.)
Kız büyür, bahtı beraber büyür.
Kız dediğin kapı şakşahısı; gelen çalar, giden çalar.
Kibarın ayağı ucunda ölmek,
yobazın başı ucunda ölmekten iyidir.
Kimse ayranım ekşi demez.
Kimse bilmez: kim kazana kim yiye!
Kimse kimsenin rızkın yemez.
Kişi adamı sağ sever; komşu adamı var sever.
Koça boynuz yük değil.
Koç koyundan seçgel gerek.
Komşudaki kolayda.
Komşudan kız alan, kalaylı tastan su içmişe benzer.
(Veya: Komşudan kız almak,
kalaylı tastan su içmek gibidir.)
Komşu komşunun külüne muhtaç.
Komşu komşuya bakar, evini ateşe yakar.
Komşunun eşeğini iki iste ki Allah sana da bir versin.
Konur eşek çayırını almaz.
Korku dağlar bekletir.
Korkunun ecele faydası yoktur.
Koyunun götü bir gün açıksa keçininki her gün açık.
Koyunun kuyruğu var örter.
Koyunun melediğini kuzu melemez.
Koz kabuksuz olmaz.
Koz kovuksuz olmaz.
Köheylân bok sıçmaz mı?
Kör Allah'a nasıl bakarsa, Allah da köre öyle bakar.
Kör bıçak ele yavuz; kötü adam (avrat) dile yavuz.
Körden gözlü, topaldan ayaklı, deliden deli.
Köre nedir köre ne? Görenedir görene.
Kör parasız olmaz (Veya: olmasın),
pazar körsüz kalmaz (kalmasın).
Körün istediği bir göz; iki olursa ne söz.
Kötü davacı şahit yüzü karalar.
(Veya: Şahit yüzünü kara eder.)
Kötü komşu insanı hacat sahibi eder.
Kötülük her adamın, iyilik er adamın kârı.
Köyden köye it ürümez.
Köylü birbirine düşmezse (veya, köyde döğüş olmazsa)
Osmanlı mıkla yiyemez.
Kuduz ölür amma, daladığı da ölür.
Kul teftişte, görelim mevlâ ne işte?
«Kurda ne için boynun yoğun?» demişler;
«İşimi elimle tutarım, ondan!» demiş.
Kurdun adı yaman çıkmış; tilkicik var baş keser.
Kurt konşusunu talamaz.
Kurtla koyun olmaz; ciğerle oyun olmaz.
Kurtlu baklanın kör alıcısı olur.
Kurt ulusundan gördüğünü işler
Kuru bok göte yapışmaz.
Kuş kuş ile avlanır. (Kuşu kuşnan avlarlar.)
Kuş kuşun yüzüne öter.
Kuş taneden kaçmaz.
Kuştan korkan darı ekmez; ekerse de héllemez.
Kuş var: eti yenir (etini yerler); kuş var:
et yedirilir (et yedirirler).
Kuzusuna kıymıyan kebap yiyemez.
Kürdün yağı çok olursa kimini yer;
kimini yüzüne, gözüne sürter.