Aba altından değnek göstermek.
Abaza kâğıt, şeşhane möhür.
Acıkacağım diye sıçmaya korkmak.
Acık, bucuk.
Acından karnı kurlar, başında nergis parlar.
Aç alavan.
Adamlığa geçmek.
Adam sandık eşşeği, altına açtık döşeği;
baktık adam değilmiş, altından çektik döşeği.
Adı belli.
Adı kulağına değmiş.
Adım atmak.
Adımını adımından şaşırmamak (ayırmamak).
Adlı adıynan.
Adın ne? Mülâyim Ef. (Ağa)
Sert olsan ne bok yersin?
Adları ulu, götleri kuru.
Aferime seğirtmek.
Ağı kürekle atarlar, karayı dirhemle satarlar.
Ağır canlı.
Ağırından atmak.
Ağız vermek.
Ağlıyası ağzından gelmek.
Ağrımaz başını ağrıya sokmak (koşmak).
Ağzı açık ayran delisi.
Ağzı ağzına kavuşmamak.
Ağzı aşağı olmak.
Ağız eğmek.
Ağzı büyük.
Ağzı cıvık.
Ağzı daraphane kesmek.
Ağzı doğrusuna gitmek.
Ağzı göt olmak.
Ağzı gözü Şihocağına gitmiş.
Ağzı kulağına yakın.
Ağzımı yaktığına göre aş olsa, başımı yardığına
göre taş olsa.
Ağzı kokulu yerenim mi?
Ağzına bakan yokluk yüzü (yoksuzluk) görmez.
Ağzına basa basa.
Ağzına ip ölçmek.
Ağzına şeytan işemek.
Ağzında ayran durmaz olmak.
Ağzında dili yok.
Ağzındaki kozu kırmak.
Ağzında yar yaş kalmamak.
Ağzına ağız vermek.
Ağzını döşürmek.
Ağzının içi yumuş dolu.
Ağzının otunu vermek.
Ağzının ölçüsünü (otunu) vermek.
Ağzının yatımı.
Ağzı uvralı.
Ağzı yukarda (yukarı).
Ah ahısı gitmiş ofofusu kalmış.
Ağzının domalmasından Ömer diyeceği belli idi.
Aha Hacı Ağa pabucun.
Akıl dağıdılırken değirmene karpuz üğütmeğe gitmiş.
Aklı basmak
Aklı başına yar olmamak.
Aklı bokuna karışmak.
Aklına düşmek.
Aklına yatmak.
Aklına yer etmek.
Aklının mıhı eksik.
Aklını sıçratmak.
Aklı pusmak.
Aklı yılık.
Ak sakal, kara sakal.
Aktan kara kalktı mı?
Akyolun keçisi gibi tok gidip aç gelmek.
Ala kara.
Alası karası olmamak (kalbinde alası karası olmamak).
Alayı alay yerden.
Alaca zubun (tuman), aç karın, salın taşağım
(güzelim) salın.
Al Allah kulunu, zapt eyle delini.
Alayı bir elin ipliği.
Alayı karayı yığmak.
Alayının adı bir, karanlıkta tadı bir.
Aldı ele, gitti yola.
Aldım sattım (bir kimseyi).
Aldım, sattım; galleyi kitledim.
Âleme cellât lâzımsa ben olmak farz mı?
Al Hacı Ağa papucunu.
Al hakını, ye bokunu.
Alımı tez.
Alır göz ile bakmak.
Ali Cingil ocağı.
Ali fahısı.
Allah adamı.
Almaşıklı yerenlik.
Almayı armudu taşladın; şimdi de bana mı başladın?
Alıncıya kadar sen kendilerine yalvar, aldıktan sonra
kendileri sana yalvarsın.
Almaz almaz bakmak.
Alnına gün doğmak.
Alnının damarı çatlamak.
Al sana bir kuruş; gel bennen vuruş.
Altını çalmak.
Altı yaş olmak
Aman Allah'ı göğe çıkmak.
Aman Allahını (amanını) kesmek.
Altı annabi yüzü gül şefteli.
Altın taş üstün tokaç mı?
Amele mi gelir?
Ana hali olmak.
Analar beleğe (kundağa) sarmamış.
Analık eliyle (bir şey vermek).
Anam, bacım olsun.
Anamın aşı, tandırımın başı.
Anamın eğirdiği, babamın dokuduğu.
Ana, ata sofrasında büyümemiş.
Ana kızına öğüt vermiş; (kız) «Eşeğin s...ne
sinek konuyor» demiş.
Anamın ilki olacağıma dağlarda tilki olaydım.
Anamın mihrinden geçer, bundan geçmem.
Anamın (babamın) öleceğini bilsem kulağı dolusu
darıya satardım. (Değişirdim.)
Anam olsun boğazı olmasın.
Anandan evvel ahıra girme.
Anasının ipliğini Pazar damında satmış.
Anası samsak, babası soğan.
Anası yan yatar, çüşüğü depik atar.
Anbel beter.
Ancı saatten.
Anka gönüllü.
Antebin taşı havara, al borca yaz duvara.
Anteplinin ikisi bir yere çok; birisi az.
Apır sapır söylemek
Aptal dili dökmek.
Aralarından iğne, biz geçmiyor.
Aramakla bulunmaz meğer ki rasgele.
Arasada bir yalan söyledim; kalaltında beni inandırdılar.
Arasada dilenir, kalaltında sadaka (zekât) verir.
Arasat dellâlı.
Araya vermek.
Ardından (arkasından) gelmek.
Ardında, urgunda yürünmez (gidilmez).
Ardı urgunu mu bastırdı?
Arefesi bayram etmez.
Arının inine çöp dürtmek.
Arfa turfa.
Arık altından tarla bağışlamak.
Arı satmış; namusu dellâla vermiş.
Arkanı dönersen taş (yumruk) vuran çok olur.
Arkanızı unutmayın.
Armut ağzıma, sapı bir yana.
Armut piş, ağzıma düş, sapı sende ayrı düş!
Arpa ekmeğini yer; şecaatten geri kalmaz.
Arpalı buğdalı.
Arpa mısın, buğda mısın.
Arsan kars.
Ar satan.
Artık eksik helâl et.
Aşağı koysan pas olur, yukarı koysan is olur.
Aş deliye kaldı.
Aşı pişmiş, ekmeği olmuş.
Aş pişti; kaşık üstüne dikildi.
Aş yesem kaşığımda çıkar.
Âşığa yara, hastaya kara salasın.
Aşığını boyamak.
Atam bilir atasını, ben bilirim ötesini.
Atarı olmak.
At başı çekmemek.
Ateş olsa oylumunca (yer) yakar.
Atı görmek.
Atın yerine eşek bağlamak.
Atif ütüf.
Atla arpayı döğüştürmek.
Atmadan atmak.
At sattın mahsulün mü kaldı?
Attığı taş yerini bulmamak.
Attım yün oldu, teptim keçe oldu; sivrilttim külâh oldu.
Avlayıp kuşlayıp getirmek.
Avrat tuz der, herifin (gişinin) götü cız der.
Avucuma ne sıçtın ki yüzüne süreyim (onu sıvayayım).
Ayağı cıvık.
Ayağı cıvık, aklı yılık.
Ayağıma yer edeyim, gör sana neler edeyim.
Avucumu mu kokladım?
Ayağını almak.
Ayağını berk basmak.
Ayağını mercimek kütüğüne dayamak.
Ayağının altına sabun kalıbı koymak (birisinin).
Ayağının etini yemek.
Ayağı yere yetmemek.
Ayak başında.
Ayak dolaştırmak.
Ayağına düştü.
Ayak sürütmek.
Ay aydın, hesabı belli.
Ayı, günü.
Ayın bayın.
Aynız uynuz.
Ayreti (mal) sahibini istiyor.
Ayrı baş çekmek.
Ayrılıktan nice berisiniz?
Ay yeni, mığal yeni.
Azat, buzat, cennetten bana bir hasırlık yer uzat.
Az verir çok yalvarırım; çok verir hiç yalvarmam.
Az ye, azap tut.