Ocağında kül görmüş.
O da çıksın bir tahta; salınsın birkaç hafta.
O dolabın beygiri değil.
Odun obası, meşe sopası.
Of değil tövbe!
Oğlan evinde dambır dumbur, kız evinin haberi yok.
Ocağı kör kalmak.
Oğlu yetişmiş koca gibi.
Olduğu bir günden.
Oldu (da) bitti çın kabak.
Okta sapanda durmamak.
Oklavadan saca.
O günün behrinde.
Oğlan (él) yer oyunu gider, çoban yer koyuna gider.
Oğlan mısın, kız mısın?
Oğlan gider it getirir, kız gider yiğit getirir.
Oldum olasıya.
Onmadığını ölmediğine saymak.
On doğurmuş Osman anası.
Ondan kelli.
Ona da mı kabın var?
Omuz zoriyle.
Oma durmak.
Olursa yedi çıra yakar; olmazsa karanlıkta yatar.
Olursa çat pat, olmazsa aç yat.
Olduğu olduk yerde bırakmak.
Ordan éyle.
Ortalığı tahne pekmez etmek.
Ortalık tatlıcak.
Osurma, sıçma, Abdullah Ağa hıyar ekiyor.
Osuruğu cinli.
Oturağına kayim.
Oynadı, güldü yerini buldu.
Oysaki.
Oyun oldu ot bitti.