İçeni severim.
İçerde bir kaşık kanı olmak.
İçe sine.
İç gömleği.
İçi gitmek.
İğde de var, bekerede de var, seni eğiren kahpede de var.
İğneli beşik.
İğnenin deliğinden Hindistan'ı seyretmek.
İğne vurunmak.
İğne yemiş ite dönmek.
İki ayak da obadan almak.
İki iplikle dikmek.
İki sümük atmak.
İki köy harap olmadan (olacağına) bir köy şen olsun.
İki kapılı ite dönmek.
İki hat bir ayer.
İki götün yok ki birini yırtasın.
İki ekmek arasında bir baş (dilim) peynir.
İki başlı Halep düğünü.
İki başlı görmek.
İki taşın (taş) arasında.
İki yüzünde bir kaşık su olmamak.
İnce dalağan.
İnce eğirip sık dokumak.
İnceleyim derken üzülmek.
İnek öldü, süt tükendi.
İnsanı deve gibi iki yerinden kesmezler
(boğazlamazlar) ya!
İpçiğine binmek.
İp kırığı, ilme çürüğü.
İplikli taneyi kekmemek.
İsa bıçağı göğe çekti.
İri kesim.
İpini üstüne atmak.
İpini sürüyüp gezmek.
İpimle kuşağım, s...mle ta...ım.
İp ilmek tutmamak.
İpin ucu orospu oğlunun (kişi oğlunun) elinde.
İt boku eme yaradı.
İtin bakır sıçtığı yer.
İtin ayağını taştan mı esirgiyorsun?
İtin art kıçı.
İt doydu da Haydar mı kaldı?
İş vaktı çişi gelir.
İşmar avarası.
İşliyen değirmenin boğazına durmak.
İşin yolunda: Tuzun kuru, sabunun sarı.
İş cızısından çıkmak.
İt kadar hali (vakti) olmak.
İt sineği gibi.
İt olasıca Turgut'a.
İt nar yer gibi yemek.
İt mi, İmir Gazi mi?
İt kılı.
İtin ürümesi para ile pulla mı?
İtin olam. (İtin köpeğin olam.)
İtin kuyruğu kalıba girmek (düşmek).
İtin çalıya bıraktığı.
İt kıçı çıkarmak.
İt yeniği, bit yeniği.
İyi nesne, kötü nesne; appisi kınayan dosta.
İyiliğe tutmak.
İyiliğe geçmek.
İyi bilmişsin.
İyi aşçı, güzel aşçı; kendi pişirir kendi yer.
İt uyuz sen (kendi) yavuz.
İtten kuzu doğmuş.
İtten de ölse kârdan kurttan da.
İyi nimet artmadan kötü karın yırtılsın.
İyinin üstüne bulgur sererlermiş.
İz sürmek.