Tahtadan saca.
Tah yemiş karı götü gibi dırdır etmek.
Takımı kendi tarafına dikmek.
Tang ayaz.
Tarlaya, pamuğa sıçmak.
Tarma taht.
Tahtadan çuvaldız: ne yitiren acır, ne bulan sevinir.
Taş ergisi.
Taş döven.
Ta..k yağlamak (Birisinin ta...ğını yağlamak).
Ta..k oynatmak.
Tas yitmiş (yitti), curunu başına kaldır.
Tarp düştü.
Ta..k tartmak (Birisinin ta..ğını tartmak).
Tavuk olmadan dağa çıkmak.
Tazı büyür çulu küçülür.
Tazı bizim amma çulu bizim değil.
Tayı yere koymak.
Tay düşmek.
Tavuk karağısı.
Tavşan yamaca geçti.
Tavşanın kaçışına bakıyorum da etinden tiksiniyorum.
Tat dışlık vermemek.
Tereyi erişmiş etmek.
Teptili şaşmak.
Tepişme olsun bir bağ ortut olsun.
Tep demeden tebarekeye çıkmak.
Telince gitmek.
Tel ehli.
Tecilli (Tecirli) hırsızı gibi.
Tel tay etmek.
Terkini kılmak.
Terzinin dikişi kötü, ayıbını örten ütü.
Tıktap gibi kesmek (tutmak).
Tırnağı dibinde.
Tırnağı yer tutmak.
Tok karnına dokuz topak küfte.
Tohumu dökülmek (insanın).
Tilliyi aşmak.
Tilki «Seher uykusiyle ikindi güneşi olmasa ben de
ekincilik yapardım.» demiş.
Tilki o tilki amma boyası beni şaşırdı.
Tilkinin ak yeri.
Tırnağını uzatmamak (bir kimsenin).
Tırnağına çıkar olmamak.
Tolamandan toy uçurmak.
Tölebine gelmek.
Töbe yarabbim (yarabbi).
Töbe olmasın, sabır olsun.
Toru topu.
Topuk çalmak.
Toprak başına.
Toprağına ağır gelmesin.
Tuğ değil, kuyruk.
Tundan tuna atmak.
Tutarı yok (tutarsız).
Tuttuğun bana (ona) kâr. Bellediğin sana kâr.
Tuv topuk dememek.
Tuz ekmek olsun.
Tuzsuz helva gibi sallanmak.
Türlü çekmek.
Tüyü düzmek.