Eşeğe: «Kaç gün yol yürürsün? demişler; «Kıyık bilir.» demiş.
Eşeğin gönlüne kalsa bir bağ bahdenizi (maydonuzu) götürmez.
Eşeğini öğmiyen (veya; öğmedik) çerçi olmaz.
Eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz.
Eşeğini süren osuruğuna katlanır.
Et borca olur, ama ciğer borca olmaz.
Eşekken eşek, çamura bir kere çöker.
Eşek büyümekle tavla başı olmaz.
Eşek eşeği ödünç kaşır.
Et ekmeğin üstüne.
Evceğzim. (Evceğzim, saklar benim sirceğzim.)
Et yiyenin eti yenmez.
Etme kulum, görürsün zulum.
Eti ciğer eden de avrat, ciğeri et eden de!
Et kanlı yiğit canlı gerek.
Et ola, it ola!
Evden bir ölü çıkacak demişler; herkes hizmetçinin (veya azabın) yüzüne bakmış.
Ev danası, ev danasından korkmaz.
Evlâdı ben doğurdum, ama gönlünü ben doğurmadım.
Evinde delik: böğründe yara; var sırlarını éllerde ara.
Ev dememişler, evran demişler.
Evel taam, sonra kelâm.
Evi yapılmış, bağı dikilmiş al.
Fukaranın hakkına peynir ekmek çıkışıklı.
Fıs fıstığı kırıp düşman gözü çıkarmalı.
Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını çalar.
Garip kim, kör o.
Garamet, kandan eşed.
Fısıltı ev yıkar.
Fukaranın yüzü soğuk olur.