Dağ dayısı, tavşan ammisi.
Dağda gezen, s...i sızan bizi bulur.
Dadandın tatlı helvaya.
Daban döşemek.
Dabandan almak.
Çüte yerimez amma büyeleğe şartıynan.
Çürme çar etmek.
Dal akıl yatmak.
Dalda, budakta, gözde, çapakta.
Daldan eğme mi? Kökten sürme mi?
Dal omuz etmek.
Dal t..ak.
Damağına tat değmek.
Damarı kırık.
Dambır dumbur nerde, deli kız orda.
Damdaki iti hayata sıçırttık.
Dansayanda dağ kadar.
Dap diri sıçramak.
Dandana takmak.
Dan bokunu yıldızda sıçmak.
Dam yanarsa sıçan da (beraber) yanar.
Damdumu nerde, Şam Hatın orda.
Damdan (minareden) düşse ayağı üstüne düşer.
Dam dolusu ekmek gerek.
Dananın kazığı kopmak.
Değirmende unu yok nöbet diye baş yarar.
Değme bana değmeyim sana.
Değirmen sele gitmiş; cakcakısını (şakşakısını) arıyor.
Değirmende unum yok, başım gider kavgaya.
Değirmende unluğun var; tevekkülün tam.
Dayamacaya getirmek.
Davul onun omuzunda, çomak başkasının elinde.
Dava tepsolmak.
Darılan darı çöreği yesin.
Dedem Tekit yılından kalma.
Deliden uslu haberi.
Demirciden kömür almak gibi.
Demek etmek.
Delme takma.
Deli depek.