İki ayak da obadan almak.
İki başlı görmek.
İki başlı Halep düğünü.
İki ekmek arasında bir baş (dilim) peynir.
İki götün yok ki birini yırtasın.
İki hat bir ayer.
İki iplikle dikmek.
İki kapılı ite dönmek.
İki köy harap olmadan (olacağına) bir köy şen olsun.
İki sümük atmak.
İki taşın (taş) arasında.
İki yüzünde bir kaşık su olmamak.
İnce dalağan.
İnce eğirip sık dokumak.
İnceleyim derken üzülmek.
İnek öldü, süt tükendi.
İnsanı deve gibi iki yerinden kesmezler (boğazlamazlar) ya!
İpçiğine binmek.
İp ilmek tutmamak.
İpimle kuşağım, s...mle ta...ım.
İpini sürüyüp gezmek.
İpini üstüne atmak.
İpin ucu orospu oğlunun (kişi oğlunun) elinde.
İp kırığı, ilme çürüğü.
İplikli taneyi kekmemek.
İri kesim.
İsa bıçağı göğe çekti.
İş cızısından çıkmak.
İşin yolunda: Tuzun kuru, sabunun sarı.
İşliyen değirmenin boğazına durmak.
İşmar avarası.
İş vaktı çişi gelir.
İt boku eme yaradı.
İt doydu da Haydar mı kaldı?
İtin art kıçı.
İtin ayağını taştan mı esirgiyorsun?
İtin bakır sıçtığı yer.
İtin çalıya bıraktığı.
İtin kuyruğu kalıba girmek (düşmek).
İtin olam. (İtin köpeğin olam.)