Dişine mi yattın?
Dişini çekmek.
...diyen pazarı.
Dizginine vurmak.
Doğdu kuyruk, kalmadı koruk.
Doğmamış (doğmadık) oğlana don biçmek.
Doğru söylerse dinine zararı var.
Doldururken dökmek.
Dolu dol başında.
Dünyayı ters eşeğe bindirmek.
Dünya şar bedesten olmak.
Dümbücük nerde, Fatmacık orda.
Dük atmak.
Duymuş gelmek.
Düğüm çalmak.
Donuztopu.
Dut gölgesi, it gölgesi.
Döneği tez.
Düzünüp koşunmak.
Edip eylemek.
Efin tefin olmak.
Efiyni patlamak.
Eğesi ağır.
Eğesi yerine oturmak.
Eğri, doğru, dosdoğru.
Eke toha.
Ekincinin karnını yarmışlar; kırk «bu yılcık», kırk «bıldırcık» çıkmış.
Ekmeği bütün.
Ekmek sahibi.
Ekmek kesesine, su beleş.
Ekmek kalada, it hendekte.
Ekmek boğazda kalırsa su, su boğazda kalırsa kefen.
Ekmeğinin tuzu olmamak.
Ekmeğine kan doğramak.
Ekmedim bostan; yemedim (bitmedi) karpuz.
Ekmek Bedir'in, su Hıdır'ın.
El altı.
Él arı, düşman körü.
El baştan üstün geldi.
Élbeğli'de düğün olmuş, oyun onun sonunda.